Yazar Yaşar İçen
BEN AŞK- I SEÇTİM” dedi Dünyanın tanıdığı o koca yürek. Ölümü bir son değil başlangıç olarak ve “en sevgiliye” kavuşma olarak gören MEVLANA ruhun şad olsun!!!
Dünya üzerindeki hırslara gönlünü ve aklını kaptırmayan, “ben aşkı seçtim” diyen tüm yüreklere selamlar yolluyorum.
Yaşadığımız bunca hengame içerisinde ve MEVLANA’ ya en çok ihtiyacımız olan günlerde ruhumuza su vermek niyetine biraz Mevlana’ yı anımsatmak istedim.
Neydi MEVLANA??? Sevmekti, affetmekti, kucak açmaktı, korumak kollamaktı, kendinden bile sakınmaktı, emek vermekti, mutluluğu için ondan ziyade onu düşünmekti, saçının bir telini Dünya’ ya değişmemekti, ilahi duyguları AŞK ile yaşamaktı….
MEVLANA, kısaca İNSAN olmaktı. İnsanca yaşamaktı. Yaradandan ötürü yaratılanı sevmek ve saygı duymaktı…
Sevmeye dair zulalarımızın boşaldığı günleri yaşıyoruz. Yürekten değil menfaatten seviyor – MUŞ gibi yapıyoruz…
Kadının erkeğe erkeğin kadına yürekten çağlamadığı bir nesli yaşıyoruz….
Kadın rolünü çalan çakma erkekler, erkekleri parmağında sallayan kadınların dönemini yaşıyoruz…
Kadın ve erkek ilişkilerine dayalı her mevzuda olduğu gibi bu yazımda da erkeklerin kefesine daha fazla suçu koyuyorum. Erkeklerin özünü kaybetmesi ile Dünya’ nın terazisi bozuldu.
Kadınını üzmemek için cennetten kovulmayı dahi göze alan Adem’ den, dedikodunun dibini çıkarıp kadınların rollerini çalıp onları gölgede bırakan erkek modeline geldik malesef.
Erkeklerin özünü kaybetmesi ile birlikte ilişkiler tahrip olmaya başladı.Trip atan, küsen, azametini kaybeden, kadına yüreği ve beyni için değil bedeni için bakan, kadına itina göstermeyen erkekler …
Oysa ki; kadınlar erkeklere özenmeyi, erkeklerde trip atmayı bırakıp MEVLANA’ ya yönelmeyi deneseydi belki kurtuluşa dair bir umudumuz olurdu.
MEVLANA sadece bize ve bu coğrafyaya mâl olmuş bir isim değil. Dünya üzerindeki farklı pek çok kültür MEVLANA’ yı tanıyor, benimsiyor ve seviyor. Onun sözlerini hayatlarına adapte etmeye çalışıyor. Onu hissederek yaşıyor. Günlük hayatlarında onun derinliklerinden süzülüp gelen cümlelerini kullanıyorlar.
Kısaca; araştırıyor, tanımaya çalışıyor, cümlelerin altındaki derin manaların şifrelerini çözmeye çalışıyor DÜNYA.
Peki biz ne alemdeyiz MEVLANA konusunda??? NE OLURSAN OL YİNE GEL’ den başka birşeyi anlamadık, bilemedik. Öğrendiğimiz bu cümleyi de hayatımıza ve Dünya’ ya olan bakış açımıza yansıtmayı değil sadece espri kavşaklarında döndürmek için kullandık. Arkadaş ortamlarında türlü komik durumların stepnesi oldu “ne olursan ol yine gel” demeler.
Oysaki MEVLANA “ne olursan ol yine gel” derken kimbilir kaç kez kendinden geçercesine bu Dünya’ dan elini eteğini çekmişti.
“Hata yapmış olsanda,
günahlara akmış olsanda,
benim dinimden, dilimden, ırkımdan olmasanda,
zengin değil fakir olsanda,
bir değil bin kez yeminlerden dönsende,
YİNE GEL YİNE GEL YİNE GEL demişti.
Kucaklamanın önemini vurgulayan, tüm dinlerin özünü yansıtan, İNSAN olmayı anlatan Dünya üzerindeki en derin ve en mânâlı cümle!!
MEVLANA aşktı, emekti, sevmek ve sevilmekti, huzur ve dinginlikti, sonsuz ve ilahi hislerdi…
Aşk ve şevk olmazsa yaptığınız işte, sevdiğiniz yürekte, baktığınız gözde, sarfettiğiniz her hecede hiç bir anlamınız ve öneminiz yok bu Dünya’ da. “Yaprağın üzerindeki toz misali uçup gider size ait olan herşey” diyerek ne güzel anlatmış kalıcı olmanın yolunu MEVLANA. Aşk-ı ve şevk- i çoktan unuttuk gitti. Ve sonrada mutlu olmayı tabiki.
Bu sebepten değil mi;
*sevgi ile çağlayan nehirlerin birer birer kuruması,
*gördümüz sıcacık gözlere inanmayışlarımız,
* “Sen gerçek misin, sakın beni yanıltma” diye yanımızdakine defalarca sormalarımız,
*güvenmeyi unutmalarımız,
*gönül kapılarımıza koca koca kilitler vurup anahtarlarını okyanuslara atmalarımız,
*sevmeye ve bağlanmaya korkmalarımız…
MEVLANA’ ya o yüreği yaşayan insanlara ne çok hasret kalmışız. Aşkla ve şevkle işini yapan, “ben Dünya’ yı değil aşkı seçtim” diyen insanlara!!
Görüntüleme Sayısı: 121