Her hafta beni sizlerle buluşturan bu köşedeki yazıma başlamadan önce Ankara’daki gözüm kulağımı (!) arar, sonra bölgeden gelen haberlere göz atarım…
Dün de öyle yaptım. Ankara’daki kaynağıma Ne var, ne yok dedim…
Önce güldü, sonra da bana şu Temel fıkrası ile cevap verdi :
“Amerikan bir firma, bir bilgisayar üretmiştir ve her soruyu cevaplıyordur.Temel, bir gün firmaya gitmiş ve bilgisayarın karşısına geçerek ne var ne yok? diye sormuş.Bilgisayardan dumanlar çıkmaya başlamış ve bir süre sonra bilgisayar patlamış.Firmada çalışanlar sen bu bilgisayara ne sordunda patladı? demiş.Temel de ne var ne yok? dediğini söylemiş.”
* * *
Galiba benim dünkü Ankara ile telefon trafiğim de aynı şekilde patladı!
Malumun tekrarı gibi olacak, ama sıralayayım: Yandaşların, Kemal Kılıçdaroğlu’na saydığı söylemler zaten yandaş medyada da manşetlere de şöyle sıçrıyor:
-Yalana da, cezaya da doymuyor! -Tesçilli yalancı! -CHP’ de kazan kaynıyor!..
Bakalım bugün (Cuma) CHP kanadından bu konuda medyaya neler deşifre edilecek ve de yandaşlar bu konda “Yalancı” dediklerine hangi yalanları sıçratacaklar?
Hepiniz gibi ben de merak ediyorum!..
* * *
Gündem kalabalık ya! Önem derecesine göre; Bedelli, Fetö, Adnan Hoca’ nın Kedicikleri, Tren kazası, yeni kabine ve de Komisyonlar konusu gündemi işgal ediyor…
Bedelli herkesin gündeminde; isteyen var, istemeyen var!
“Bedelli de ne bedeller ödetecek acaba!” diye sesli düşününüyordum ki, Ankara’da ki danışmanım dayanamayıp Müslüm Baba ile karışık bir şeyler mırıldanmaya başladı:
“Her şeyin bir bedeli var / Satılıktır tüm insanlar / Parayı çıkar ortaya çıkar / Kim kimdir ne ne kadar /Vitrinde sergilenen vicdanlar /Fiyatları etiketleri var / Sanki tüm dünya koca bir pazar / Herkesin bir derdi var / Bazıları bunu umursamazlar ”
Bakın, Bu konuda bana gelen mesajlar da az değil hani!
Değerli dostum Cemal Aydın Kafalı da kendi boloğunda şuna yer vermiş:
“Askerlikten korkuyorsan, 18 bin tl. vereceğine 10 bin tl. ver cinsiyetini değiştir! 8 bin tl. de cebinde kalsın!”
Hayda! Cemal Kafalı’ nın bloguna düşen maillerin haddi hesabı yok!
G.T.Ç : Abi beni tekrar alsınlar giderim. 18 ay yaptım. Eğitim çavusuşu olarak soğuk sıcak demeden. Bu yaşta yine yaparım. Sadece koşu yapamam astımım var… Yürekte yurt, vatan sevgisi olmayan ücretli asker olur. o bedelli dedikleri askerliği kol bacağını kaybedenler yapıyor…
Bu arada kredi kurumlarına da çok iş düşeceğe benziyor. Hatta ilanlar bile çıkmış; Bedelli için kredi verilir!..diye!..
* * *
Hani Adnan Hocanın kedicikleri de hiç birinci sayfalardan düşmüyor!
Hele elleri naylon kelepçeli kızlar konusu da hayli tavan yaptı.
Ankara’da ki danışmanım benim can arkadaşım , Avustralya dan dönen Gazeteci Hulusi Şenel’ in “kediciklerini” sormaz mı!
İstemeden o da mı sorgulanıyor? Nereden duydun dedim. El cevap:
“Geçen dönem olduğu gibi bu dönem de KİT komisyonuna seçilen İzmir Milletvekilimiz Atilla Sertel ve yanındaki gazetecilerle beraber İzmir- Urla’ da gittikleri bir restoranda Hulusi Bey’e senin kedicikler ne durumda, kaç tane oldu!”
O da “evimin üst katında 5, balkonda 3, sokaktakilerin hadi hesabı yok!” demiş.
Ha tamam dedim; O kedicikler bizim Hulusi’nin hayvan ve kedi sevgisinden kaynaklanıyor.
Aman ha! Adnan Hoca’ nın evine hapsettiği kelepçeli kediciklerle karıştırmayalım sakın!”
Vallahi! Ülkem’de o kadar çabuk gündem değişiyor ki, ben de “sapla, samanı” karıştırırsam şimdilik Ege veya Temel Fıkraları ile idare ederek sizlerle paylaşırım…
Görüntüleme Sayısı: 406